BİLİMİN KARANLIK TARİHİ 3. BÖLÜM | korkunç deneyler


 


İperit deneyi.

Biyolojik silah araştırmalarının artış gösterdiği 1940 lı yıllarda yetkililer bu silahları ordu üzerinde denemeye karar verdi. Askerlerin vücuduna, 

kendilerine hiç bilgi verilmeden, hardal gazı spreyleri sıkıldı. Gazın içindeki diklorodietil sülfür, askerlerin derilerinde yanıklara ve şiddetli acılara sebep oldu. 

Askerler bununla da yetinmeyerek gaz maskelerinin sağlamlığını ölçmek için askerlere maske takarak gaz odalarına gönderdi. 

Deneyde çoğu siyahi olmak üzere binlerce kişi hayatını kaybetti.


Ölüm Meleği, Josef Mengele deneyi.

Nazi toplama kampında yaptığı acı verici ölümcül deneylerle bilinen, bir Alman Nazi doktoru olan Josef Mengele,

 2 milyon kişinin insanlık suçu işlenerek öldürülmesinden sorumlu tutulmaktadır. Deneylerinden bir tanesinin amacı, 

Atlantik’te denize düşen bir askerin kaç saat içerisinde öleceğini ölçmek içindi. Soğuk kış gününde, buz dolu sulara zorla sokulup bekletilen insanların, 

donmadan önce kaç dakika yaşayabildiklerini test etti.

osef Mengele'nin en zalim deneyleri ise, kampa gelen ikiz çocuklar üzerinde oldu. Mengele, 

kampa gelen tüm ikizleri diğer tutsaklardan ayırmış ve üzerinde farklı deneyler yaparak kalıtımsal faktörlerin etkisini ölçtü.

 İkizlerin kanını, birbirine enjekte ederek tepkiyi ölçtü, çoğunda da ikizlerin biri veya ikisi şiddetli ağrılar ve yüksek ateş yaşadı. 

Josef Mengele bir çok acımasız deney yapmıştır.


730. ve 100. Japon Birimleri deneyi

Japonya, 1931 yılında Mançurya'yı işgalinin ardından, 

bölgede su teminini sağlamak ve hastalıkların incelenmesi amacıyla bir tesis kurmuş ve adına da 731.

Birim demiştir. Tesiste çalışanların haricinde başka birisinin girmesi yasak olan birimde, 

yıllar boyunca insanlık tarihinin belki en utanç verici deneyleri yapılmış, yüzbinlerce insan öldürülmüştür.


Lauretta Bender deneyi

Çocukların beyin kapasitelerinin değiştirilebileceğini savunan Bender farklı deneyler yaptı.

 Çalıştığı hastanede Çocukluk Şizofrenisi adı verdiği uydurma bir hastalık ile 98 tane çocuğu ailelerinden aldı, çalışmalarında kullandı.

 Bender, çocuklara zehirli ve uyuşturucu maddeler vererek beyin kontrollerini tamamen kaybetmelerini sağlıyordu.

 Bu sayede beyinleri yeniden programlayabileceğini düşünüyordu.


Milgram deneyi:

Otoriteye itaat konusunu araştırmak isteyen Stanley'in bir deney tasarladı.

 Deneklere karşılarındaki kişi yalan söylediğinde önlerindeki düğmeye basıp şok vermeleri gerektiği söylendi. 

Fakat şok verilen kişiler aslında birer oyuncuydu ve şok mekanizması gerçek değildi. Denekler karşılarındaki kişilerin çığlıklarını, 

yalvarmalarını duymalarına rağmen düğmeye basmaya devam etti. İnsanlar otoriteye vicdanlarının karşısında durarak itaat gösterdiler!


Küçük Albert deneyi

Davranışçı kuramının temsilcilerinden Watson, 

8 aylık bir bebek ile deney yaptı. Bu deneyde çocuğa beyaz tavşan korkusunu kazandırmak isteyen Watson, 

çocuk beyaz tavşan ile her karşılaştığında şiddetli bir ses verdi ve Albert ağlamaya başladı. Böylece Albert’in şiddetli ses korkusu, 

tavşan korkusuna dönüştü. Bu deneyden sonra beyaz ve tüylü her nesneden korkmaya başlayan Albert, bu travmadan mıdır bilinmez, 7 yaşında hayatını kaybetti.


David Reimer deneyi:

Cinsiyet kimliklerinin doğuştan değil, çevre ile kazanıldığı düşüncesini kanıtlamak üzerine 8 aylıkken penisini kaybeden David Reimer ile bir deney yapıldı.

 Hormon desteği alan ve operasyonla vajina takılan David’in adı Brenda olarak değiştirildi. 

14 yaşına geldiğinde yaşadığı sıkıntılar nedeniyle gerçekleri öğrenen David, eski kimliğine geri dönmek istedi.  

David’in  hayatı 38 yaşında intihar ile trajik bir şekilde sonlandı.


Uyum deneyi.

Solomon Asch'in “Bireysel yargılarımız grup görüşlerinden etkilenir mi?” sorusunu araştırmak için tasarladığı deneyde odada 5 işbirlikçi ve 1 denek vardı. 

Uzunluk ölçüsü gibi nesnel sorularda bile deneklerin üçte biri gruba uyum sağlamayı ve bildiklerini görmezden gelmeyi tercih etti.

Standford Hapishanesi deneyi:

İnsanların otorite sahibi olduklarındaki davranış değişikliklerini görebilmek amacıyla yapılan bu deney, 

1971 yılında bir grup öğrencinin katılımıyla gerçekleştirildi. Hapishane ortamında grubun yarısına mahkûm, 

diğer yarısına ise gardiyan rolü verildi. 1 hafta içinde gardiyan rolündeki öğrenciler acımasız bir kişiliğe bürünürken, 

mahkûm rolündeki öğrenciler ise çaresiz bireylere dönüştüler. Bu beklenmeyen sonuçlar nedeniyle deneye vaktinden önce son verildi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BİLİMİN KARANLIK YÜZÜ 2. BÖLÜM | Grunenthal contergan ilacı

Tuhaf, şaşırtıcı ve ilginç insanlar ve kısaca yaşam öyküleri

Muhteşem manzaralar eşliğinde sakinleştirici müzik | rahatlatıcı müzik | rahatlatıcı video